BLOK art space’in Çukurcuma’daki galeri mekanında ve Faik Paşa Caddesi üzerinde yer alan inşaat halindeki boş bir binada devam eden DALGALAR sergisini Ebru Yetişkin, Buşra Tunç ve Alper Derinboğaz ile konuştuk.

DG: Güncel tartışmalara da sıklıkla giren yeni medya kavramından bahsederek başlayalım mı? Nedir yeni medya? Sergide bilinçli bir şekilde mi araçsallaştırıldı? Yeni medya kavramına bakışınızı tanımlayabilir misiniz?

Ebru: Bilim, sanat ve teknolojilerin kesişmeleri olarak tarif etmenin en doğrusu olduğunu düşünüyorum ki bu da ucu açık ve pekde anlaşılmayan bir şey oluyor aslında. Bir taraftan sergiyi yapmamın amacı yeni medya sanatları dediğimiz şeyin tam olarak ne olduğunu anlamak ile ilgili ki ben de bunun üzerine çalışıyorum zaten yıllardır.

Yeni medyanın birtakım özellikleri var; interaktif olması, performatif olması, deneyimsel olması deneylerden oluşması gibi. Başka bir deneyim alanı yaratmak o kadar çok havada kalıyor ki deneyimlemenin kendisinin bir öğrenme yolu olduğunu düşünürsek bunu hakikaten yaşatmak gerekiyordu. O yüzden bu serginin yeni medya sanatlarının Türkiye’ye girmesi ve yayılması açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum.

70’lerden başlayarak yeni medya sanatlarının çağdaş sanatın içindeki birtakım hareketlerle bağını kurabilirsiniz. Bir sürü hareketten besleniyor ve “günümüzün sanatı” bu. Günümüzün sanatı derken etkileşimli olması burada önemli. Kullanıcının işi bir taraftan dönüştürmesi ve onunla etkileşime geçerek perform etmesi, icra etmesi bir deneyimi bir duyguyu, bir fikri ortaya çıkarması yahut bir boşlukta kalması büyük bir şey.

“Bugüne Kadar Kullandığımız Kavramlarla ve Kuramlarla İşleyen Küresel Sistemi Kavramak Mümkün Değil”

DG: Toplumsal bir eleştiri yapmıyor ama toplumsal bir betimlemede bulunuyor, aynı zamanda çok bireysel deneyimlere dayanan bir rolü de var. Bu yaygınlaşan bir duruş gibi de geliyor bana, eleştirel olmadan tasvir durumu…

Buşra: Ben yeni medyanın temelindeki mekansallık ve deneyim meselesini önemsiyorum. Yeni medyanın önemli oluşu bugün gözümüzün ve algımızın neyi talep ettiğiyle çok ilişkili, çünkü bugün artık algı; duyumsadığı, içinde bulunabildiği, temasa geçebildiği, çok boyutlu deneyimleri seçiyor. Görsel hafıza tarihsel süreç boyunca sürekli kırılmalar yaşıyor. Fotoğrafın icadını hazırlayan süreçlerde toplumun görsel algısı, anı birebir kaydetme dürtüsüyle buna hazırlanıyordu ve ardından hareket geldi. Bu akış içinde fotoğrafın ve hareketli görüntünün icadı görsel hafızaya zamansal bir yarık açtı. Bu açılmalar kendiliğinden ve bir anda ortaya çıkmış durumlar değiller, sosyolojik yapı ve gündelik yaşamla çok ilgililer. Görme biçimi buna hazırlandı ve bakış bir şekilde evrildi. Bugün de tüm bu güncel toplumsal dönüşümler ve hızlı akış içinde yeni bir görsel kırılma içinde olduğumuzu söylemek mümkün. Yeni medya sanatı tam da algımızın talep ettiği çok yönlü ve hızlı değişen duyumsamaları tasvir eden, bu kırılma süreçlerini bize okutan araçlar sunuyor.

Read more >

Powered by WP Customer Service